Paskalya, Ostern ya da Yumurta bayramı mı?
Bu nedir?
1. Durak
Hep birlikte sıradışı bir yolculuğa çıkacağız. Yeruşalim’de yaklaşık 2000 yıl önce yaşanmış olan olayları yakından görecek, duyacak ve hissedeceğiz…
İsteyenler bir taş alabilirler. Bu taş, hayatımızda taşıdığımız yükleri temsil ediyor.
Onu çarmıha kadar taşıyacağız.
Yolculuğumuza Yeruşalim’e giden caddede başlıyoruz.”
2. Durak
“Elçileri, İsa’yla birlikte Yeruşalim’e geliyorlar. Orada birlikte Fısıh Bayramı’nı kutlayacaklar. İsa’yla birlikte şimdiye kadar iki kez Fısıh Bayramı’nı kutlamışlardı. Ama bu seferki bayram başka türlü geçecek.
O akşam Fısıh Bayramı’nın başka bir anlamı olacak onlar için. Bu bayram İsa’nın elçileriyle vedalaşmasının ve hatırlanmasının bayramı olacak. O gün ilk defa Rabbin Sofrası kutlanacak.
O zaman elçilerin yaşadığı gibi şimdi biz de Rabbin Sofrasını’nı yaşayacağız. Bunun için bizi bir kral bekliyor. Tabii ki İsa o zamanlar gösterişli bir kıyafet giymiyordu – elçileri gibi basit kıyafetler giyiyordu. Ancak, kralımız bize şunu açıkça gösteriyor: İsa çağlar boyunca en kudretli kraldır. Ama bu dünyadaki kudretli liderlerden ve krallardan çok daha farklı davranır. O, kendisine izin veren herkese hizmet eder.”
3. Durak
“Fısıh Bayramı’ndan sonra İsa elçileriyle birlikte gecenin derinliklerinde yol alır. Gethsemani Bahçesi’nde Babasıyla konuşmak ister. En yakın üç arkadaşı O’na eşlik ederek O’nu beklerler. Bunlar: Petrus, Yakup ve Yuhanna. Bu üç fener üç elçiyi simgeliyor. Şimdi taşımızı alıp yolumuza devam edelim.”
4. Durak
“Çok kısa bir süre sonra herşey İsa’nın önceden söylemiş olduğu gibi gelişir: Askerler İsa’yı tutuklarlar. Bir suçlunun peşinden gider gibi ellerinde kılıçlarla gelirler. O’nu Başkahin’in evine götürürler. Bütün elçileri O’nu bırakıp kaçarlar. Sadece Petrus O’nu gizlice takip eder. Ama Başkahin’in evinin avlusundaki ateşin başında İsa’nın elçisi olarak tanınınca üç kere yalan söyler: “İsa’yı tanımıyorum ben!” Sonra horoz öter… Petrus bunu duyunca korkar ve İsa’nın kendisine söylediklerini hatırlar: “İsa bana horoz ötmeden önce korkudan O’nu inkar edeceğimi söylemişti.” Böylece Petrus acı acı ağlar. İsa onun gözyaşlarını görür ve onu bağışlar. Daha sonra İsa ona yeni bir şans ve sorumluluk gerektiren bir görev verir.
Ertesi gün Başkahinler İsa’yı vali Pilatus’un önüne çıkarırlar. Bir Roma valisi olarak sadece Pilatus bir suçlunun ya da devlet düşmanının öldürülmesine karar verebilir. Pilatus İsa’nın hiçbir suç işlemediği fark eder. Bu nedenle O’nu serbest bırakmak ister. Ama sarayının önündeki kalabalık galeyana gelmiştir. Durmadan şöyle bağırırlar: “Çarmıha ger onu!” Duvardaki koyu renkli maskeler halkı simgeliyor.
Pilatus halktan korktuğu için dediklerini yapar. Ancak ellerini bir kaptaki suda yıkayarak halka şöyle der: “Onun ölümünden ben sorumlu değilim!”
Daha sonra askerlerin İsa’ya hakaret etmelerine izin verir. Askerler İsa’ya bir kral giysisi giydirirler, başına dikenden bir taç takarlar, yüzüne tükürürler ve ona vururlar… Daha sonra O’nu çarmıha gerileceği yere götürmek üzere şehrin içinden geçirirler.”
5. Durak
“Çarmıha gerilme olayı Romalı bir yüzbaşı tarafından yönetilir. Yüzbaşının bu sırada neler yaşadığını ve ne hissettiğini dinleyelim.”
Evet, O Tanrı’nın Oğlu’ydu; bizim için öldü. Tanrı da Oğlu ölürken acı çekti. Romalı yüzbaşı bunu derinden hissetti ve çok iyi anladı. Bu arada yüzbaşının asla anlayamayacağı bir şey oldu: İsa çarmıhtayken sevgi dolu bir şekilde başkalarıyla ilgileniyordu.
İsa, çarmıhtaki insanlar gibi bizi de sevgiyle karşılamak ve bizi bunaltan yüklerimizi almak istiyor: Bu taş ile O’na bütün yükümüzü verebiliriz. İsa’ya şöyle diyebiliriz: İsa, şimdiye kadar bana yabancıydın, ya da sana aldırmıyordum. Aramızda olan şeyi al ve şu andan itibaren sana yaklaşmamı sağla – tıpkı Romalı yüzbaşı gibi.
Her birimiz gerek insanlara gerekse Tanrı’ya karşı suç işleriz. Farkına vardığımız suçlarımızı İsa’ya verebiliriz. İsa’ya verdiğimiz suçlarımız, hatalarımız artık hiçbir zaman vicdanımızı rahatsız etmeyecekler. Çünkü çarmıhtaki suçlu bile günahlarından özgür kılındı. Şimdi taşınızı, yani yükünüzü bırakın ve İsa’nın bize vermek istediği hafifliği hissedin.” “İsterseniz dikenlerden yapılmış taca da dokunabilirsiniz.”
“Üç gün sonra İsa’yı çok sevmiş olan kadınları görüyoruz: Meryem, Salome ve Mecdelli Meryem. Sabahın erken saatleri.”
Şabat Günü geçince, Mecdelli Meryem, Yakup’un annesi Meryem ve Salome gidip İsa’nın cesedine sürmek üzere baharat satın aldılar. Haftanın ilk günü sabah çok erkenden, güneşin doğuşuyla birlikte mezara gittiler. Aralarında, ‹‹Mezarın girişindeki taşı bizim için kim yana yuvarlayacak?›› diye konuşuyorlardı. Başlarını kaldırıp bakınca, o kocaman taşın yana yuvarlanmış olduğunu gördüler. Mezara girip sağ tarafta, beyaz kaftan giyinmiş genç bir adamın oturduğunu görünce çok şaşırdılar. Adam onlara, ‹‹Şaşırmayın!›› dedi. ‹‹Çarmıha gerilen Nasıralı İsa’yı arıyorsunuz. O dirildi, burada yok. İşte O’nu yatırdıkları yer.
6. Durak
Sevinç sevinç sevinç. İsa Mesih ölümden dirildi. Tanrı onun kurbanı kabul etti. Biz de O’nun sayesinde kurtuluruz. O’na inanan herkes kurtulur! Sen de iman edersin kurtulursun!